31 Mayıs 2009 Pazar

Karadeniz Kavramı ve Bokunun Çıkarılması

Öncelikle bir şeye vurgu yapmak istiyorum: Ben Karadeniz ve Karadenizli düşmanı değilim, gıcık falan da olmuyorum, hatta severim; zira anne tarafından bi Karadenizlilik de var sayılır.

Fakat son zamanlarda şu 3-4 spastik figürden oluşan ve milletin öğrenmek için kurslarına gittiği kolbastı (ki bu bana kol böreğini hatırlatır, daima) konseptiyle beraber işin iyice boku çıkmış durumda. Ne yazık ki bu düşüncelerimi destekleyen insanları 5 dakika sonra bir köşede horon tepmeye çalışırken veya kolbastılamaya (evet kolbastılamaya) çalışırken görmek beni derinden yaralıyor. Bununla birlikte gerçekten Karadeniz kültürünü yaşamaya çalışan insanla, bir boktan çakmayan insan görüyorum sokakta ve yanımdaki bazı embesiller ''oha ne güzel kolbastı oynuyorlar'' falan diyor. Ağzını burnunu kırarım lan senin! çemçük...

Şimdi diyeceksiniz ki sen nasıl böyle gaza geldin bu saçma konuyu nerden buldun. Hayır efendim hiç de saçma değil. Ayrıca neden bunu yazdığımı da söyleyeyim :
Bugün Kadıköy'e gittim. Festival olur anlarım, özel bir kutlamamsı bir şey olur anlarım. Adamlar resmen 150 kişi toplaşmış horon tepiyorlardı. Yanımda Arman diye bir arkadaşım vardı sordum bunlar ne ayak? Adam bana demez mi ''abi bunlar böyle her pazar toplaşıyorlar''. Yıkıldım... Dedim ''ne alaka ya'' , dedi ki ''abi pazar günleri bilmemne günü yapılmış, sürekli burda bu elemanlar''. Ah, hadi ama yapmayın... Lanet olsun sana Kadıköy Belediyesi ve lanet olsun size iki kemençe sesine gaza gelenler. Bu kadar boku çıkarılmaz bir olayın.

Yemin ediyorum Ferhat Göçer açıkhava konserine gitmiş kadar üzüldüm. Oof of çok efkarlıyım, ne olur ne olmaz sıcaktan patlama riskini alarak bu akşam pencereleri kapatarak yatacağım.
Uykumda bilinçaltım beni pencereye sürükleyebilir.

Not: Karadenizli okuyucular alınmasın, hepsine ayrı ayrı selam olsun. Birer kutu çikolata yollayacağım evinize. Valla bak...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Toplum bitmiş anacım

gugıl'da arama yaptım, nasıl bir kompleksse ''katilusak'' yazdım.
www.katilusak.com diye bi siteye rastladım. Allahım ben sana ne yaptım da bloguma adres yazarken bu iki kelimeyi aklıma soktun? Sanki ordan duymuşum da özenmişim gibi bir izlenim oluşmayabilir kafanızda belki (hadi len) ama benim aklımda oluştu bir kere. Çok acayip bir ruh hali içerisindeyim şu anda. Bir çözüm yolu bulmaya çalışıyorum. Ömrümden ömür gitti yemin ediyorum.

Zaten siteye de uyuz oldum. Fragman sitesi gibi ilginç bir şey ama fragmandan çok filmin en heyecanlı yerlerini ve sonunu gösteriyor ibişler. Her ne kadar girişte bununla ilgili bir uyarı çıksa da, dikkatsiz davranan sinema tutkunu zavallı kurbanlarına film hakkında öküz gibi spoiler vererek büyük bir piçlik yapma peşinde olduklarını gözümden kaçırmadım. Adam olun lan!

Kesin bu işin arkasında da Ferhat Göçer vardır. Iyy...

28 Mayıs 2009 Perşembe

Bu böyle bi Blog oluyor komple...

Acayip yorgunum bugün pek enerjim yok bişeyler yapmaya ama artık sandalyenin şeklini almaya başlamış kıçımın üstüne oturduktan sonra blog macerasına koca ayaklarımla adımımı atıyorum. Şu blog olayına hastayım. Millet girip bişeyler yazıyor daha büyük sayıdaki millet de girip okuyor sonra o azınlık olan yazıcı millet sevindirik oluyor. İlginç bir sosyolojik (veya anti-sosyolojik) olay aslında. Sosyoloji okuan arkadaşlar üstüne tez yazsın, dünya çalkalansın. Uuu...

Bugün acayip yemek yedik biz. Cevahir Otel'de bi hödöye gittik (şimdi anlatamam 7 saat sürer, bir ara bahsederim) çok fena yemek yedik. Öyle böyle değil. Aç ordusu Cevo'yu iflas ettirdi. Yani ettirmediyse de şöyle bi sallandı oligarşi Fasulye Fadıl misali. Karnımız ağrıdı biraz ama güzeldi. Birkaç kişi içki olmaması nedeniyle isyanlara gelsek de, yediğim elmanın içine vodka enjekte edildiği iddialarımın hatrına içmiş kadar oldum. Yine de iyi olurdu bi kadeh, neyse... Çok fazla İran'lı Pakistan'lı amcalar vardı böyle... ondan da olabilir.



Not: Saat gece yarısını vurmadan birkaç dakika öncesi karnım guruldarken aklıma bu şirin kuzu geldi resmini koyayım dedim.
Kuzu sevenlere not: Biz bunu yedik.